10 Ekim 2010 Pazar

İyiydik lan

Sakızım düştü
...Tam o sırada çocukluk arkadaşım, canyoldaşım, hemşerim, biricik dostum Namık'ı gördüm. Ben ağzım açık oturdugum yerden Namık'a bakarken top ayağımdan alındı ve yine golü yedik. Gol tanıdık, rezillik tanıdık ama Namık farklıydı. Adam çıkarıp hemen oyuna dahil olması ve takıma dahil olması ve takımı kurtarması gerekirdi normal şartlarda ama öyle yapmadı. Elleri cebinde öylece bizi büyük bi ciddiyetle izledi. Oyun en sonunda havaya dikilen degajla bitti, top bayıra gitti. Top sahibi bayıra ben Namık'ın yanına koştum. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Ne güzel kir pas içinde, itişe kakışa oynuyorduk, neydi bu temizlik, neydi bu mesafe tam anlayamamıştım. Garip bir şeyler oluyordu. Bana cebindeki kutudan bi sakız verdi. Karşılıklı konuşmadan çiğnedik bi müddet. ''Biz bugün köye gidiyoruz. Üç ay yokuz'' dedi. Sevgili dostlarım şimdi tam anlatabilir miyim bilmiyorum ama o gün ilk defa bişeylerin değişmesinin beni ne kadar korkuttugunu anladım. Sanki hep öyle devam edecek sanarken, insanların bir takım kararlar alması, birden ciddi bir mesafe takınması çok koydu bana. En yakın arkadaşım çok yabancı geliyordu lan! İyiydik lan. Nereden çıktı bu köy demek istedim. Sonra anne baba ve kardeşi geldi. Bavulun bir ucundan tutup bayırdan aşşagıya doğru yürüdü gitti tertemiz yeni yıkanmış Namık. Arkasından bakakaldım. Boğazıma bir şeyler düğümlendi. Ağzımdaki sakızı biraz önüme tükürüp sakıza bir şut çektim sonra geriye doğru koşarak top sahibinin elindeki topa vurup düşürüp elime aldım, uzayladım. Top bayıra doğru gitsin istedim ama Namıkların terk edilmiş balkonuna düştü. Bayıra son bi kez baktım, arkasına bakmadan gidiyordu. S.keyim böyle hayatı dedim.

Çok sonraları, dört yıl önce, yine böyle bi yaz, mühendisliği anlamsız bir şekilde, ortada hiçbir neden yokken bırakıp zağar gibi sokaklarda gezdiğim sıralarda aynı duyguyu yeniden hissettim. Kız arkadaşımla Beşiktaş'taki çay bahçesinde oturuyorduk. Namık ciddiyeti vardı suratında. Ben '' bi çay daha içer misin'' diyecekken söze girdi ve ''ben geleceğimi düşünmek zorundayım Umut. kusura bakma'' dedi. İyiydik lan demek istedim diyemedim. Gidişini izledim. ''Artık kaşar oldum, bi daha hissetmem'' derken bu sefer asker ocağında sigarayı bırakmaya çalıştıgım sıralarda yakaladı beni duygu. Telefondaki ses çok ciddiydi bu sefer. İyiydik lan diyebildim bu sefer. Telefonu kapattım. Ağladım, çok ağladım. Ağlarken sakızım ağzımdan düştü. Ben hiç çok ciddi kararlar alamadım, karar alanlara arkadan baktım.

Umut Sarıkaya - Benim De Söyleyeceklerim Var

4 yorum:

Barakuda dedi ki...

buu sanki ilk kitaptan hatırlıyorum.. tarihi eski olmalı hah? ahaha ilk kitabı okurken otobüste tramvayda falan girdiğim gülme krizleri geldi aklıma :D o nasıl bir kasmaktır kendini ya..

manzanasverdes dedi ki...

Ama bu yazı hüzünlü resmen. Eşşek gibi güldürüyor Umut Sarıkaya ama arada da inceden inceden ağzına sıçıyor insanın.

burrhole dedi ki...

Çocukken düzenli olarak sakız tüketenlerdendim. Ne kadar gayri resmi bir ağız uğraşıdır bu,ki zaten manzana bilir ''ister istemez bir yavşaklık veriyor insana bu meret'' gibilerinden bir ortak kararımız da vardır hani. Ağza sakız girdiği an yavşıyor insan. Neyse.. Ağlamayı piç ediyor işte bu gayri ihtiyari oluşan yavşaklık. Umut Sarıkaya'ya 'neden bizden işte bu adam!' deme nedenimiz olan sayısız kanıtından biri, çünkü biz de taa çocukluğumuzda ağlarken sakızı ağzımızdan düşürüp (bir de toprağa düştüyse! o görüntü!)ağlamanın, çok büyük acılar çekmenin tadına varamadık. Hep o sakızın yüzünden lan! Yalnız, Umut Sarıkaya'dan tek farkım zannımca ben akıllanmışım.. Ağlarken sakızın ağızdan düşüp kendi kendime yaşadığım o cool (:P)ağlama halinin piç edildiğini çocukluğumdan hatırlayıp ders almışım. Artık çok büyük acılar çekmeme sakız mereti engel olmuyor, vay anasına! Fakat, arada sakızı ağza alıp öyle ağlamak lazım, düştüğünde artık ağlıyor olduğunuz sebebi unutmuş sakızın dişler arasında ezilmiş şekline odaklanmış bulacaksınız kendinizi.

manzanasverdes dedi ki...

Aha, ağızda sakızla ağlayan çocuk. Ne kada da tanıdık, ne kada da bizden. Sümüğün akması da opsiyonel.