30 Haziran 2010 Çarşamba

Kristof Doppelganger

İçimdeki NPH sevgisi bambaşka bilenler bilir. Yalnız HIMYM'in 5. sezon finalinde Barney Stinson'ın arkadaşları için yaptıkları yine kendisini mıncırma isteği oluşturdu bende. Tipi de muhteşem zaten baksana Estonya'lı sokak sanatçısı Kristof'un :) Ama "Babies can be cute." derkenki hali öyle cute idi ki, Lily de tutamadı kendisini öptü yanağından bu sevimli şeyin.

29 Haziran 2010 Salı

Bon Anniversaire!*

İyi ki doğdun derken gerçekten iyi ki doğmuş dediğim insanlar var. Dünyayı yaşanır kılan insanlar. Antoine de Saint-Exupery de onlardan birisi. 29 Haziran 1900'de Lyon'da doğmuş en sevdiğim kitaplardan olan ve çocuk kitabı muamelesi görmesini asla anlayamayacağım Le Petit Prince'in yazarı. Maalesef sebebi belirsiz bir ölümle(uçağının düşürülmüş olması en olası senaryo) 44 yaşında dünyadan ayrılmış. Dünyaya fazla gelen bir sürü güzel insan gibi erken bitirmiş yolculuğu.

"Yaşam, bize bütün kitapların öğrettiğinden daha çoğunu öğretir. Çünkü yaşam, bize karşı direnir. İnsan, ancak engellerle karşılaşıp onları aşmaya çalıştıkça kendini tanıyabilir." demiş bir de. 

Sanırım 1 senedir kendimi tanımayı bırak, hidayete ermeme ramak kalmış olmasına dayanarak katılabilirim bu söze.

* Fr. Mutlu yıllar, iyi ki doğdun.

Nasıl yani?

Blogun ilk kaydının bir soru cümlesiyle başlıyor olması. Planlamadım bunu. 3 senedir süren ekşi sözlük yazarlığı ve twitter cıvıldayışcılığı dert anlatmaya yeterli gelmemiş olacak ki kendimi bu bloga isim düşünürken buldum. İsimleri seviyorum. Sevdiğim şeylere isim vermekte hiç zorlanmıyorum üstelik. Bir şeyleri isimlendirmem gerektiğinde adeta beynim aydınlanıyor ve ilham perileri koşarak geliyorlar sanki. Patati patata İngilizcede blah blah, Türkçede falan filan olarak düşünebileceğimiz sözcük öbeğinin özellikle genç Fransızlar tarafından sevilerek kullanılan şekli. Ben de bir sonradan frankofon olarak severim bu kullanışı. Bu blogu da internet günlüğü raconuna uygun olarak kafama göre "falan filan"larla dolduracağım eskinin sıkı bir günlük yazarı olarak.

O sebeple patati patata iyidir demişti ilham perileri. Ama aslında düşündüğümden de iyiymiş. Resimdeki pastanın üstündeki iki Brezilyalı palyaçonun isimleri de Patata ve Patati imiş meğersem. Al sana dıştan şebeklik yaparken içi kan ağlayan palyaçolar üstüne bi post konusu derken, Montreal'de güzel güzel fast food yemekleri yapan iki genç adamın minicik mekanlarına bu ismi uygun bulmuş olduklarını öğrenip daha da seviniyorum gastronomik bir insan olmam hasebiyle.

Keşke hayattaki tüm küçük detaylar böyle gülümsetse.